Mayıs 10, 2006

Kaybolan Sanat Eserleri I-II

I

Max yaşadığı kasabanın postacısı olmakla övünürdü. Düşensenize o olmasa mektuplar yerlerine ulaşamayacak ve iletişimsizlik yüzünden kasabanın dışarıyla ilişkisi bozulacak, belki devlet gelir yol yapar ya da binlerce göçmen alır. Ancak Max yaşıyor ve mektuplar yerine ulaştıkça böyle sorunların çıkması uzak bir ihtimal. Max'in yaşadığı yerde erkek sayısı az, çoğu savaşa gitti, pek azı geri döndü. Doğuştan çürük olduğu için postacının gitmesine gerek yoktu. Besleyecek ya da yaralanırsa tedavi edecek bir can için oldukça değersizdi. Topal Max bir kişinin 2 saatte dağıtabileceği postayı 7 saatte dağıtır böylece işini yaparken sıkılmazdı. İş zamanı günde 5 saat boş vakit bir Alman için oldukça zorlayıcı olabilir tabi...

Frederik yaşadığı kasabanın kasabı olmakla övünürdü. Düşünsenize o olmasa hayvanların kesimi yapılamayacak ve kasabanın çocukları gerekli proteinleri alamayacakları için hastalıklı böyüyecekler. Ancak Fred yaşıyor ve etler kesiliyor düzgün bir şekilde. Fred'in yaşadığı yerde erkek sayısı az, çoğu savaşa gitti, pek azı geri döndü. Çürük olduğu için kasabın gitmesine gerek yoktu. Besleyecek ya da yaralanırsa tedavi edecek bir can için oldukça değersizdi. Tek kollu doğan Max bir kişinin 7 saatte kesebileceği eti 2 saatte keser ve böylece işini çabuk bitirir karısının kollarına atardı kendisini.

Fred'in karısı bir İtalyan. Herhalde bazen kollarına atlayın erkeğin de kol'lar'ı olması gerektiğini düşündüğü için Postacı'yla yatıyor. Bir ayaktan feda ediyor ama olsun. Manina kör. Doğuştan. Postacı'yla ilişkileri ise kör topal ilerliyor.

Ludwig bir müzisyen. Onun özrü doğuştan değil. Kimisine göre küçükken babasından yediği dayaklar yüzünden, kimine göre ise kendiliğinden sağır olmuş.
Kendini çok kaybediyor. Hakim olamıyor notalara olduğu kadar... Ayrıca çok içiyor. Kör kütük sarhoş oluyor ve bir gün Manina'yla karşılaşıyor...

II

Ludwig Manina'yi gorur gormez vuruluyor. Herkese ayni numarayi ceken muzisyen kizi ' gel sana bir sonat yazayim' diye avliyor. Saf, gozu acilmamis Manina ise Ludwig'in bu oltasina geliyor ve bir gun Manina'nin annesi pazara gittiginde bunlar samanlikta isi pisiriyorlar. Ludwig ise halinden memnun olarak ona temize cekmeye usendigi (cekse ne olur cekmese ne olur degil mi? ) bes-on sayfalik notalari veriyor.

Ama ustune adini yazmiyor ne olur ne olmaz diye Ludwig. Bilse aslinda bu yaptigi (ya da yapmadigi) sey icin onlarca insan kafa yoracak hatta bununla ilgili uydurma bir hikayeyi utanmaz bir sekilde yazacak... Sanirim yapmazdi.

Manina'ya kaldigimiz yerden devam edelim. Duygusal bir firtana yasamasini beklerken o sanki hicbir sey olmamis gibi samanliktan cikip evine yol aliyor. O sirada biri Manina'ya yaklasiyor. Tahmin edebileceginiz gibi bu bisikletli kisi Max. Max ile Manina biraz konusuyorlar ve ertesi gun icin sozlesiyorlar.

Bu arada unuttugumuz kasabimiz ise kendi halinde islerini bitirmis ve calgici arkadasi Johann ile derin bir muhabbete dalmistir. Fred her ne kadar kan kokan bir adam olsa da sanattan, sanatcidan anlayan onlara deger veren bir insandir. O yuzden zaten Johann krallar gibi yasarken Ludwig ekmegini tastan cikariyor. Zaten zamaninda Ludwig Johann'a demisti ' Bizim yildizimiz barismaz sen kasabin muzisyenisin oysa ben kendimin.' Lafi uzatmayalim ve aralarindaki diyalogu aktaralim:

- Demek havadan sudan eserler vermemi istemiyorsun.

- Aynen

- Ama, ama...

- Ben senin insanlari tocatlayici eserler verebilmeni isterdim.

- Ama sayin Kasabim siz nasil istiyorsaniz ben zaten oyle yapiyorum. Her hafta sizin icin ozel bir
eser sunuyorum. Komsu kasabalar arasinda en uretken muzisyene sahip kasap sizsiniz.

- Yahu Johanncigim ben senin kendi icinden gelen seyleri yapmani istiyorum. Ama en ufak bir yol gosterisimi sen bir emir olarak algilayip ona gore davraniyorsun. Dolayisiyla kendimle bir celiski icine sokuyorsun. Sana ' benim istedigim gibi muzik yapma' diyemem ki, paradoks icine cekiyorsun beni...

- Peki efendim dediklerinize uygun bir seyler yapmak istiyorum ancak lutfen begenmediklerinizi alip yagli kagit olarak kullanmayiniz.

- Johann Sebastian bah bana biraz, senin dilin cok uzadi. Amazonla yarisir hale geldin muzisyen parcasi!

- Efendim ama siz de hic yardimci olmuyorsunuz

- Sus la! Bak senin yerine baskasini alirim. Ulan saatci getirseydim Isvicre'den benim icin daha hayirli olurdu. Zaten ben senin bir sanatci olduguna inanmiyorum ya, neyse...

- Tamam efendim, elimden geleni yapacagim ve size her hafta iki tane orijinal eser sunacagim

- Iyi edersin!

Johann pilini pirtini toplayip oradan uzaklasirken Fred Ludwig'e rastlar...

- Ooo kimler gelmis kasabamiza, bu serefi neye borcluyuz Efendim?
- (karina)
- Efendim?
- Uzun yuruyusler benim icin cok iyi, dagda bayirda, Almanya'nin ve Avrupa'nin merkezinde dolasmak zihnimi aciyor. Hem buralarda fazla durmayacagim, Viyana'dan cagirdilar beni, ben de son demlerimi yasiyorum vatanimda Sayin Kasap.
- Ne guzel ne guzel... Tabi vatan hasreti zor gelecektir ilerde bir gun. Eger donmeyi dusunurseniz sizi kasabamizin mizakasinin basinda gormek bizim icin buyuk bir sereftir!
- Teklifiniz icin tesekkur ederim ama sanirim gerkcekte beni taniyor musunuz? Tanisaydiniz sizin kan kokan paranizin bana bir sey ifade etmeyecegini de biliyor olurdunuz. Ben kendi basima yazarim, kendim icin yazarim...
- Ne guzel ne guzel... Ben de tam boyle birisini ariyordum.
- Efendim?
- Pardon, yuksek sesle tekrarlayayim, unutmusum iyi duyamadiginizi. Ben de sizin gibi bir insani ariyorum.
- Arayin tabi. Arayin... Ozur diliyorum son otobusu yakalamam gerekiyor. Size ve konusan fabrikaniz Johann'a en derin sevgilerimi iletirim...

1 yorum:

hibon dedi ki...

Ve fakat Ludwig`in tuzu kuru, onu evde bekleyen dogurganlik abidesi bir karisi ve 7 cocugu yok ki Johann gibi. Hem Wolfi, evli barkli adamin Viyanalarda zevkü sefa pesinde kostgunda basina geleceklerin en nadide ornegi degil midir?