Eylül 30, 2007

Ben Yoruldum E(1)L(3) Çekenler Yorulmadı

Soru 093: sk8erboiz: şimdi ben oruç tutuyodum ama sabah bi kalktımki sabah ereksiyonu olmuşum. sizce orucum bozulmuşmudur? bide 31çekmek günahmı? teşekkür ederim.

Ramazan ayının sonuna yaklaşmış olsak da cevaplayalım, gelecek sene için sayarız.
Sabah, öğle, akşam, gece, ikindi, şafak, gün batımı ereksiyonlarının hepsini sayabiliriz. Hepsi için cevabımız: HAYIR. Ereksiyon olmak bozmaz. Yalnız ereksiyonun kendiliğinden geçmiş olması gerekiyor. Yani sizin müdahalenizle (anladınız umarım) geçerse o zaman orucunuz bozulur. Bilerek orucunuzu bozduğunuz için de ya 61 gün oruç tutacaksınız ya da başka şekillerde bu cezayı halledeceksiniz. O sizinle Allah arasında ama ben genel prosedürden bahsedeyim:
Orucunuzu bozdunuz ve 61 günlük kefaret orucunu da tutmak istemiyorsunuz. O zaman iki seçeneğiniz var


  1. Bir adet köleyi azat etmeniz lazım. Şu anki yönetim şeklimizle bu pek kolay değil. Onun yerine kocanızı ya da karınızı bir kaç günlüğüne serbest bırakın bence
  2. 30 açı doyurmak. İşte bu çok tehlikeli. Bizim bir arkadaş "abi ne kefaret orucu tutçam, veririm parasını hallederim" deyip 30 açı 3 öğün boyunca doyurdu. Bu açlardan biri Metehan diğeri de Kürşat olduğundan adamın yediği kazık çok büyüktü. Sonra zaten borçlarını ödeyemediğinden kendisiniz bizzat şahsen intihar etti, geri iade de alınmadı dünyaya.

Sorunun ikinci kısmı osbir çekmek günah mı diyor. Bunun da şartları var tabi. Hemen yazalım vatana milete, dine bir faydamız dokunsun, bakalım muhtarın reddi

kitabı ne diyor bu konuda: "El ile istimna; zevk için olursa haram, sükunet bulmak için caiz, zina tehlikesi olursa, vâcib olur. (redd-ül-muhtar)"

görüldüğü üzere ilk durumda bırakın günah olmayı anal seks'le aynı kategoriye sokulup haram olarak nitelendirilmiş. Benden söylemesi. Durduk yere yapmayın yani.

Sana Bi Bi Bi Bi Gaymak Lazım - Balla Yersin

Soru 081: hibon : yag neden kaygandir?

Canım kardeşim Hibon Almanyalardan sormuş yağ neden kaygandir diye.

Kimya biliminin merkezi olan bu yerden böyle bir soru gelmesi sitemiz adına sevindirici, gurur verici bir şeydir. Ünümüzün nerelere kadar yayıldığının göstergesidir.

Bir Bachelor of Science in Chemistry olarak hemen söyleyeyim: Yağlar apolar bir yapıya sahip olduklarından ötürü kaygandırlar. Daha fazla bilgi için sizi herhangi bir "General Kimya" kitabına yönlendireyim. Benim tercihim Petrucci'nin kitabıdır. Ben de orijinali var ama İstanbul'da kaldı. Adresimi bilenler gidip oradan alabilirler.

Bu soru o kadar doğru o kadar yerinde bir soru oldu ki daha fazla bir şey diyemiyorum. O yüzden böyle doğru sorular sormayın çünkü şu an The Girl Who Wants To Be God dinliyorum.

Eylül 25, 2007

Yine De Oynar Mısın Benimle

Soru 089: Coito ergo sum: "Pek çok Blogger kullanıcısı Profillerini herkesle paylaşmamayı seçerler" Boyle diyor sagolsun blog sunucumuz. Bu lafa karsilik hassiktir ordan desek, ayip etmis olur muyuz?


Coito ergo sum, nickname'in çok güzel, hemen tanışmak istiyorum seninle. Cogito versiyonunu duymuştum yalnız Coito haggaten daha bi manidar olmuş bu güzelim sayfamıza.

Bu blogger milleti öyle paylaşmayı sevmez. Çelişkili görünebilir tabi hem paylaşmayı isteyip hem de paylaşmamayı istememek. Gerçi bu konuda İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ( hayatımda okuduğum en güzel metinlerden biridir bu, her seferimde gözlerim dolar, keşke derim hep) 1211 sayılı maddesinde "Hiçbir kişinin kendi kendisiyle çelişme hakkı engellenemez - buna doğal afet durumları da dahildir." yazar.

Her haklı saklı olan insanlar bu haklarını da sonuna kadar kullanmakta stray dog'lar kadar özgürdür.

Profil paylaşmama durumunu ben anlamam, anlayanı anlamam, paylaşmayanı sevmem. Benim bloguma paylaşılmamış profil sahibi biri yazarsa anında yazdığını silerim. Anonim yaz kardeşim, tıklıyoruz kimmiş bu diye, bi bakıyoruz bu salak yazı çıkıyor.

Anlamam diyorum ama aslında kastettiğim analmam, haram yani. Olmaz. O yüzden tahmin edebildiğim kadarını yazayım.

Öncelikle herkesin kendi özel sebepleri olabileceği ihtimalini göz önünde bulunduralım. Sonra da "ihtimal dahilindeki" diğer sebeplerden bir iki tanesini yazayım. Ne şişi yakalım ne de kebabı.

Bazı bloglara sadece blogger hesabı olanlar yorum yazabiliyorlar o yüzden misal ben hem yorum yazmak istiyorum o bloga hem de kim olduğum bilinmesin istiyorum. O zaman hemen çakma bir blog hesabı alıyorum ve kendimi mutlu ediyorum. Profilinin kendi sayfasında gözükmemesini isteyen kişi bunu zaten ayarlayabilmekte. Bu yüzden profile ulaşabilecek bir tek yorumlar kalıyor, bu da benim tahminim oluyor analyacağınız.

Başka bir ihtimal de "Abi ben internette ne form görsem dolduruyorum. Blogger profilime de telefon numaramı ve adresimi dahi yazıyorum alışkanlıkla. Doğal olarak da herkes görsün istemiyorum. O yüzden hem dolduruyorum hem de yayınlamıyorum, dünyanın en zeki üçüncü insanıyım." olabilir. Bu kişilere allahtan rahmet, sevdiklerine başsağlığı diyorum.


Coito'nun sorusunun yanıtına gelince; sen hassiktir de bakalım, sonrasında da bak baklım "yine de oynarlar mı seninle"..

Eylül 19, 2007

Enlarge Your Question, Shrink Your Penis

Soru 095: osse1907: penisim 11 santim. internette bunun normali 5 inch falan diyorlar. bir inç kaç santim. penisim küçükmü. 16 yaşındayım. lütfen yardım edin.


Önce teknik, sonra taktik bilgiler.

Bir inç 2,54 cm'ye tekabül etmekte. 5 inç ise, hemen bakıyorum Texas hesap makinemi kullanırak, ee, hah, 12,7 cm yapıyor. İnternette bunun normal olduğu yazıyordur, doğrudur. 12 santim dediğin nedir ki? Uzun Marlboro sigarasından birazcık daha uzun.

Görüldüğü üzere senin penisin (12,7-11)/12,7 * 100 = %13 daha küçük ortalamadan. Öncelikle sağlık olsun, geçmiş olsun, allah daha kötüsünden saklasın, buna da şükür vs diyebilirim. Malesef penisiniz ( ki artık bundan sonra 'pipi' olarak geçecektir bu konuşmada, zira biz padawan penis'lere pipi deriz) küçük.

Aslında çok küçük de değil. Ortalamanın 12-13 civarında olduğunu düşünürsek normal sayılırsınız. Tabi ben kendi çevremle kıyaslayarak küçük diyorum. Zira Biz büyük penisliler ) ki artık bundan sonra 'yarrah' olarak geçecektir bu konuşmada, zira biz master jedi penis'lere yarrah deriz) 18 santimden bir milim aşağısını grubumuza almayız. Bu da takribi 7 inç'e denk düşmekte.

Şimdi biraz içine su serpeyim. Evet, pipin var ama bu hiçbir şeyin sonu değil. Nasıl ki büyük olması da hiçbir şeyin başlangıcı olmadığı gibi. Vajinadaki sinirlerin yüzde 90'ı Allah'ın senin gibi kullarını düşünmesi sonucu ilk 1/3'lük kısımdadır. Yani kadınları fiziksel olarak uyarmada bir sorunun olmayacak. Rahat ol. Ayrıca anal seks şansın da yarrah'lılar taburundan daha çok olacak. Çünkü o porno filmlerde gördüğü her şeyi emen popolar gerçek hayatta yoklar ya da çok az bulunmaktalar.
Yalnız kötü bir tarafı var küçük pipinin; ağızlara layık değildir malesef. Olabildiğince göstermemeye çalış etrafa falan da filan. Ayrıca vajinanın içini tam olarak dolduramayacak oluşuna, "kökleme" denilen hareketin sende çok boş olacağına ya da "pay bırakma" işlemini yapmanın sende imkansız olduğuna kendini alıştır. Tabi buradan uzun penisli beylere ve sevgililerine sesleniyorum, lütfen imkanlarınızı sonuna kadar kullanın. Her sevişmenizi "bu son olabilir"mişçesine yaşamanızı tavsiye eder gözlerinizden öperim.


Saygılar
Ailenizin Dohtoru

Eylül 12, 2007

Biz Semra Hocayla Sevişiyoruz*

Soru 087: deli: ne olur bana yardım edin şu an 14 yaşımdayım ve öğretmenime aşık oldum ne yapmalıyım onu aklımdan nasıl silmeliyim

Sevgili deli kardeşim, bir çok insan öğretmenine aşık olmuştur. Ben de onlarca öğretmenimden bir tanesine aşık olmuştum. Ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum. Bir türlü yaklaşamıyorsun, düşüncelerini açamıyorsun. İyice korkuyorsun. Çok normal. Ben çok şanslıyım. İyi konuşabiliyorum, iki lafı doğru düzgün söyleyebiliyorum. O yüzden durumu düzeltmiş ve istediğim müspet sonucu elde etmiştim. Yaklaşık 1 sene kadar. Ondan sonra aşk bitti, ilişki bitti. Aklımdan silindi. Aynı şeyi senden bekliyoruz tüm “O Soruyu Sor” ekibi olarak. Teşekkür mektubu yollamana gerek yok. Ne zorlu şartlar altında çalıştığımızın farkında olman ve arkadaşlarına bu siteden bahsetmen bizi çok mutlu edecektir.

Best Wishes

Divadeiwob

Chief Executive Blogger



* İnek Şaban - Hababam Sınıfı

Eylül 11, 2007

Yeter Ama Metin Bey, Ben De İnsanım!

bilalbey, ben aslında çok küfreden bir insan değilim amınakoyim

Soru 086: ftb: icerigi denetlenmeyen bir online sayfaya (herhangi bir text box icine) cinsel icerikli/mustehcen metin girme hizi cm/sn cinsinden kactir? girerken bir yanma yapiyorsa bu normal midir?


Abim sormuş, ben de yanıtlayayım.

Genelde soruların niye sorulduğu benim derdim değil. Adam denk gelir bu sayfaya, bir şeyi de merak etmiştir, denize şişesini atar. Bu sefer FTB bir tespit yapıp bunu kibarca değerlendirmemi istemiş aslında. Bakalım ne demiş, yakınlıklarımız, benzerliklerimiz var mı “o soruyu sor” sitesi olarak.

ftb: icerigi denetlenmeyen bir online sayfaya (herhangi bir text box icine) ( ahanda bizim çetbaks) cinsel icerikli/mustehcen metin (ahanda gene bizim çetbakstaki metinler) girme hizi cm/sn cinsinden kactir? girerken bir yanma yapiyorsa bu normal midir?

Pek yanıtlayamıyorum bu soruyu. Başka konulardan bahsedeyim belki kesişiriz.

İki elin ve ayağın toplamda 20 parmağı kadar maksimum okuyucuya sahip “başkası sorsun, sen yanıtla hep beraber eğlenelim” sitemizde son zamanlarda artan cinsel içerikli metin girme olayı yakında benim tepemi attıracaktır. En son sorulardan bir tanesini örnek vereyim: Nurbanu: sevgilim srtünürken vajınama boşaldı ve adetim gelmesine 3- 4 gün var acaba hamile kalır mıyım...

Şimdi Nurbanu bu kadar rahat bir soru sorabiliyorsa ben de çok rahat bir şekilde bunu yanıtlamalıyım aslında. Ona merakımdan “sevgilin niye sana sürtünüyordu?” diye sormalıyım. Sevgilin dünyanın en dayanıklı ve uzun atlamacı spermlerine sahip olsa bile kendi yolunu bulup yumurtayı döllemesinin mümkün olamayacağını söylemeliyim. Hatta eğer sevgilisini boşalırken gördüyse ( ki anladığım kadarıyla bunu görmüş olmalı) her şeyi bir sebep doğrultusunda yaratmış olan Allah’ın meninin bu kadar yüksek debide akmasını ( buna fışkırmak da diyebiliriz) sağladığını düşünerek rahat olması gerektiğini anlatmalıyım. Ona ayrıca bu bilgilerin çok standart olduğunu. Bırak benim gibi 24 yaşında bir veledin bunları bilmesini, artık 16’sına gelmemiş insanların insan anatomisi ve fizyolojisi hakkında ondan fersah fersah ileride olduğunu ona bildirmeliyim. Tabi ayrıca bunun “nurbanu’nun” suçu olmadığını, kendisinin yalnız olmadığını da söylemeliyim.

Birkaç ipucu daha vereyim. Âdetin birkaç gün öncesi ve birkaç gün sonrası “güvenli” sayılan zamanlardandır. Öncesinde yumurta zaten ölmek üzeredir ve atılması çok yakındır. Sonrasında ise yeteri kadar olgunlaşmamıştır. Sevgili başarılı bir atış yapmış olsaydı bile ( veya bilerek bir “hata” yapmış) hamile kalman pek olası değildi. Tabi korunmayı elden bırakmamak lazım… Herkese tek eşli ve prezervatifli hayatlar diliyorum.
Not: Bu arada cinsel içerikli sorunlarınız için uzman hekimler var bu memlekette ( şaşırtıcı ama gerçek) Lütfen benim gibi pipisi sidikli, burnu sümüklü bir çocukcağızın laflarına itibar etmeyin. Okuyun ama kuşkucu olun. Ayrıca “lan sen artı iki eski ikilik dilimde bir risk yok dedin, bu çocuğun velayetini al” diyeniniz olursa onu kendisine “lan” diyeni trafik ışığının kırmızıdan sarıya geçerken korna çalan kişilerden daha hızlı bir şekilde dövebilecek birisine havale ederim. (EFT demedim dikkat ettiyseniz, havale dedim, anladın sen anladın ;)

Not: Atina’dan Reha Muhtar’ın bildirdiğine göre içeriği denetlenmeyen bir online sayfaya (herhangi bir text box içine) cinsel içerikli/müstehcen metin girme hızı 42 cm/saniye olarak belirlenmiş. Yanma yapması normalmiş. Ayrıca Orhan Veli'nin de “Text box içindeki müstehcen metin olsam” dediği rivayet edilmiş.

Aşık Atma N'olur, Elbet Seni De Bulur

Soru 085: rumuz ateş: bir kişinin sana âşık oıdugunu nasıl anlarsın

Rumuz ateş kardeşim, öncelikle sorduğun sual için sana teşekkürlerimi sunmak isterdim ancak bu beni seninle aynı seviyede gördüğüme dair bir yanlış anlaşılmaya yol açabileceğinden ötürü “eline sağlık” demekle yetiniyorum. Bu görünüşü kurtarma adına söylenmiş bir şey. Ben hayatım boyunca James’in şöyle dile getirdiği şekilde yaşamış bir insanım: “Living life like a comatose, ego loaded and swallow, swallow, swallow." Bu arada swallowstrings’e de bir göz kırpayım o kadar swallow dedikten sonra.

Soru “bir insan kendisine âşık olunduğunu nasıl anlar?” olarak sorulmamış. Bu bir tercih olabilir. Ben iki türlüsü için de yanıtlayayım. Öncelikle ben kesinlikle anlamam birisinin bana âşık olduğunu. Şimdiye kadar ( saymam lazım bir saniye) 4 kişi bana âşık olduğunu söyledi farklı zamanlarda. Onlar söyleyene kadar bilmiyordum. Onlar söyledikten sonra da bildiğim tek şey bana âşık olduklarını söylemiş olmalarıydı. Oysa bana göre bana âşık olan insan sayısı üçtü ve bunlardan ikisi “âşık olduğunu söylemeyen” kişilerden oluşuyordu. 20 tane veri olmadığı için pek anlamlı olmasa da yeteri kadar hata payını göz önünde bulundurup sana “aşığım” diyen her dört kişiden sadece bir tanesiyle ortak görüşe sahip olacağını sıkabilirim hiç utanmadan ve sıkılmadan.

Soruyu genellersek ise bir insan başkasının ona âşık olduğunu anlayamaz. Tahmin edebilir, bilebilir, hissedebilir. Ancak kesinlikle anlayamaz. Saçma ve akıl dışı bir şeyi anlamak Yüce Allah’ın biz kullarına bahşetmediği konulardan bir tanesidir. O yüzden anlamayı boş ver. Arada dolu tutarsan da ne âlâ?

Ben küçükken, ufacıkken, içi dolu turşucukken, kapitalizmin dümen suyuna girmeden önce âşık olmuştum. Hem de birkaç kere. Karşımdakiler bunu anlamadılar doğal olarak. Bunu bildiler. Zira ben söyledim onlara. Hiç çekinmeden. Her birine hissettiklerim farklıydı. Birbirine benzeyen iki tanesi yoktu hiç. Ancak hiç saklamadım sevdiğimi. Allahın bildiğini niye kuldan saklayayım?

Bence “rumuz ateş” kardeşim, sen bu soruyu sorarken aslında “birisine âşık olduğumu ona nasıl anlatabilirim” demek istiyorsun. Sorunun nihai düzeltilmiş budur.

Yapacağın şey çok basit: Birisine karşı beslediğin eşsiz duyguların var. Çok şanslısın. Hiç durma, söyle hemen. Bir şeyi kötü yapmak, yanlış yapmak hiç yapmamaktan daha iyidir. Vakit dar, one life live it, smoking kills, saygılar sevgiler, naşşş, ay vant tu si yor ense tıraş

Yours Truly

divadeiwob.

Eylül 10, 2007

Ciddi Müessese

Soru 088: Ragnar: aslında kızlık zarı diye bir şey olmadığını ve ilk cinsel ilişkideki kanamanın vajinanın içindeki dokuların birbirine yapışmış olmasından kaynaklandığını biliyor muydunuz?

Sevgili Ragnar,
Tabi ki biliyorduk. Biz burada O Soruyu Sor! cevaplayıcıları her bir şeyi bilmesek de, pek çok şeyi biliriz. Birşeyi bilmediğimizi düşünmen bizi derinden yaraladı. Küstük sana.
Divad üstadımın da dediği gibi, burası ciddi bir müessese.


Not: bu arada zilyon tane soruyu pas geçip bu son soruyu cevaplayıp kolaya da kaçmadım değil. Aman yarebbim.

Erken BoşalMA

Soru 084: çapkın: İ:ERKEN BOŞALMA BEKERLARDA OLUR MU? EVLENİNCE BU İŞ DÜZENE GİRER Mİ? ÖRNEĞİN MASTURBASYON HAFTADA1 KEZ YADA 10 GÜNDE BİR YAPIYORUM BOŞALMAM 2 DK SÜRÜYOR SİZCE BENDE SORUN VAR MI ÇÜNKİ 10 DK DİYORLA


Cinsellik konusundaki bilgisizliği gördükten sonra artık insanlardan daha az şey bilmeleri gerektiğini düşünüyorum. Bence Newton Amca’nın söylediği 3 kanunu filan, yok Beethoven Emmi’nin 9 senfonisi ya da Ali Baba’nın 40 Haramisini bilmek filan… Üst düzey beklentiler diyeyim.

Sorumuzu yanıtlamaya çalışayım eskinin en hızlı erken boşalmacılarından biri olarak.

Efenim, elbette bekârlarda (soruda Bekerlarda denmiş ama ben onun bekâr olduğunu düşünüyorum. Diğer türlü tanıdığım tek Beker, Haluk Beker’dir. Kendisinden nefret bile etmiyorum. O derece yani.) erken boşalma olur. Erken boşalma nereden bilsin sizin nikâh yapıp yapmadığınızı. İmam mı kıydı nikâhı, kaptan mı kıydı, yoksa belediyeden aldığı yetkiyle bir memur mu kıldı? Nereden bilsin, böyle saçma bir şey mi olur? Evlenince bu iş düzene girmez. Sizin adam gibi düzmeniz gerekir, şartları yani. Tabi senelerin bir birikmişliği olabilir aşmanız, boşaltmanız gereken. O yüzden ne kadar erken boşalırsanız o kadar çok yol alırsınız. Misal ben evleneceğim kişiyi çok acımaktayım. Şu an 24 yaşındayım ve içimdeki potansiyel debi inanılmaz boyutlarda. Sanırım bir yolunu bulmalıyım. Mesela her 108 dakikada bir butona basıp enerjimi atabilirim. Belki Lost’taki adadaki en büyük sorunlardan biri budur. Adada o kadar az insan sevişti ki şimdiye kadar, birileri her 108 dakikada bir adayı boşaltmak zorundalar.

Soruyu soran arkadaşımız mastürbasyon demiş ama ben “osbir” kelimesini daha çok sevdiğim için bunu kullanacağım. Öncelikle osbir öyle şakaya gelecek bir şey değildir. Ciddiyet ister. Karpuzla veya kavanoza kıyma koyarak “aletli osbir” yarışmalarına katılabilirsiniz. Ayrıca, okulda, hastanede, kütüphanede, iş yerinde yani kısaca “deplasmanda” diyebileceğimiz şekillerde de yapabilirsiniz. Şahsen benim bir numaralı deneyimim Bizim okulun oradan Bebek’e gidene kadar yaşadığımdı. Trafiğin olmadığını düşünürsek sanırım 1,5 dakikada çok güzel şeyler yaşamıştım. Hatta bununla ilgili bir kitap mı yazsam? 90 Dakikada Heidegger diye kitaplar yazılıyorsa ben de 90 saniyede 3 Osbir ( 3 saniye de benden)

Sorunun kısaca yanıtı 10 dakika çok kardeşim. 2–3 dakika iyidir. Sen başkalarının dediklerini o kadar sallama.

Tabi bu arada soruyu soran kişinin erkek olduğu varsayımını yaptım. Zira bu ataerkil toplumumuzda kadınlar çapkın olmuyorlar. Tabi bunun sorumlusu olarak erkekleri göstermek işin kolayına kaçmaktır. Çünkü “çapkın” kadınlara “orospu” diyen kadınların sayısı erkeklerin sayısından çok daha fazladır. Kendisini mutlu eden kadına niye kötü davransın değil mi canım?

Kadınlarda osbir konusunda pek bir cahilim. Oysa bir sevgilim bu konuda uzmandı. Keşke dinlemiş olsaydım o konuşurken. Ama isterseniz size e-mail adresini verebilirim. Ancak çok umarsızsanız benden isteyin.

Evlenince hayat ne olur bilmiyorum. Hiç evlenmedim. Hiç de düşünmüyorum. Gencim güzelim ; ))))

5 kuruş fazla olsun, kırmızı olsun....

Soru 083: dilsuhte : merhaba evren, dün gece seni rüyamda gördüm. kırmızı küçük spor bir araban vardı. içi birtakım arkadaşlarınla doluydu ve iç anadolu şehirlerinden birinde geziyorduk. ben neden ordaydım bilmiyorum.


Sevgili dilsuhte,
Sorunda herhangi bir soru öğesi yok. Soru işareti bile yok. Tabi ki bu beni senin sorunu cevaplamaktan alıkoymayacak. İtinayla doğru yanıtlamaya çalışacağım bu soruyu.
Öncelikle, divad, nam'ı diğer evren üstadımı kırmızı küçük bir spor arabanın içinde arkadaşlarıyla görmen tamamen normal birşey. Çünkü divad üstadım kırmızı küçük spor arabalara binecek kadar karizmatik ve bu arabaya arkadaşlarıyla binecek kadar da sosyal bir insandır. hatta büyük ihtimalle o arabadakiler arkadaşları değil, milyonlarca hayranından bir kaçıdır. İkincil olarak, sorunun daha bi soruya benzeyen kısmına geçecek olursak, (sen neden ordaydın kısmına yani), bunun cevabı da şu olabilir. Yani bütün bu olanları düşününce, gayet net bir şekilde ortaya çıkıyor. Sevgili divad üstadımın da onaylayacağı gibi her şeyin bir açıklaması vardır. Tabi bunlar kafa karıştıran şeyler. Demem o ki, senin orda olman tamamen rüya sahibi olmanla alakalı. Rüya sahibi ben olsam, sen orada olamazdın. "Peki neden rüya sahibi sensin?" gibi bir bonus soru sorayım o zaman. Hemen de ardından cevap vereyim. Rüya sahibisin çünkü sen de diğer milyonlar gibi divad üstadıma karşı aşırı hayran birisin. Çünkü divad üstadım olabilecek üstadların en iyisidir. En muhteşemidir. Oh beybi, yes.

Original Profession

Soru 080: murat: original profession ne demek?

“Profesion dö oğijina” kavramı karşımıza ilk olarak Maquis de Sade’ın “Erdemle Kırbaçlanan Kadın” eserinde çıkmıştır. Hepimizin tahmin edeceği gibi Original Profession ile Original Sin arasında çok yakın bir ilişki vardır. Hepimizin tahmin edebileceği gibi demiş olmama bakmayın. Eminim bir kaçınız orijinal günahın ne olduğunu bilmiyorsunuzdur. Ben de bilmezdim birkaç gün öncesine kadar ancak bu günahı işlemiş olan kişiyle tanıştım geçenlerde. Evet, yanlış duymadınız, geçenlerde Havva Ana’mızla tanıştım rüyamda. Göbek deliğinin olmamasından anlayıverdim şıp diye. Gördüğüm belki de baş melek Mikail’di. Çok da önemi yok kim olduğunun. Önemli olan sorunun cevabının bana ilahi bir şekilde gelmiş olmasıdır. Original Sin, yani tüm günahların sebebi; Havva Anamızın gazına gelip yasak elmayı yiyen Adem Babamızın işlediği günahtır. Ondan bu yana insanlığın üstündeki bu kara leke bir türlü atılamamış, onun yerine bir çok çamur atılmış, izi kalmıştır.

Mösyö Marki dö Sad da bir benzerlik kurarak tüm mesleklerin kökenine inmeye çalışıp ilk mesleğin ne olduğunu bulmaya adamış Orleans’taki köy evinde uzunca bir süre. En sonunda da kendisine yakışacak bir şekilde Fahişeliği ilk meslek olarak belirlemiş.

Ben şahsen, bizzat, kendim olarak, naçizane görüşümü bildirmek istiyorum. Bence ilk meslek fahişelik değil hırsızlıktır. İnternet hırsızlığıdır hem de. Ne dediğimi anlamıyorsanız da Allah sizi ne etsin artık bilemiyorum. Tövbe tövbe.

Bu arada poligami, monogami vs filan neyin var ya, origami’de buradan gelir aslında, hişşş ;)

Eylül 09, 2007

Blog Job

Soru 079: Ragnar: Soru şu: Neden bu blog işiyle uğraşıp, bir sürü faydalı işi bir kenara bırakıyoruz? Egomuzu tatmin mi, amaç? Yoksa ne? Boşalmak? Blog yazan için herkes için cevaplarsan seviniriz.

Ragnar Üstadımız aylar önce bu soruyu sorduğu zaman beni bir düşünceler aldı, bir düşünceler götürdü anlatamam. Zaten "niye" sorusu cevaplanması en zor sorulardan bir tanesidir. "Nasıl" olduğunu şıp diye anlatabilirim oysa. Misal "google it you moron" diyebilirim "baba, nasıl yapıyorsunuz bunları derse biri bana.

Öncelikle sitenin kuralları gereği sorudaki yanlış bir kısmı düzelteyim. Blog işiyle uğraşıp bir sürü faydalı işi bir kenara diye bırakmak diye bir şey söz konusu değil benim görüşüme göre. "Görüşe göre" de ne komik bir şey. Neyse. Filozof David Bowie Bey'in de dediği gibi… Eee, şey.. Unuttum ne dediğini ama eminim tam uyacak (tam süper olacak) bir şey demiştir.

O yüzden soruyu "neden blog işiyle uğraşıyoruz" olarak alıyorum. Ragnar Hoca’mın hoşuna gitmeyebilir ama ne yapalım artık, vatana millete karşı sorumluluklarımız var. Kendisinden kontra-bloggerlık beklerim ama. Kendisi devrimci blog cephesindendi yanlış hatırlamıyor idiysem. ( Türkçe sevenleri kızmasın bana)

Karanlık. blog adresinden bağlantılara bakalım ve bazı bloggerlar niye yazıyorlar anlatayım anında.

Baktım ama bulamadım bir şey. Sağlık olsun. Başkalarının niye yazdığının yorumunu benim yapmam pek uygun olmaz. Ben niyet yargılarım, bunda çoğu zaman haklı çıkmamın hiçbir önemi yok. Emin olana kadar bir şey demem. Misal orospuluk yapmak için blog yazan birini tanıyorum. Kendisi kötü bir emsaldir. Öğrenmek çok vaktimi aldı benim.

Başkalarını bırakayım da kendimin niye yazdığını söyleyeyim. Bunu çoğu zaman ben, çoğu zaman da diğerleri söyledi. Efenim ben doğuştan artist ve kasıntı bir tip olduğum için blog yazarım. Kanımda hava atmak çok olduğundan CO2 oranım düşüktür. Kendimi olmadığım gibi göstermeye çalışır, manitaları ağıma düşürmek için planlar yaparım. Hiç gitmediğim filmler, hiç okumadığım kitaplar üzerine ahkam keserim. Aslında hiç dostum olmadığı halde sanki çok sevilen bir insanmışım gibi davranırım. Ne de olsa kim nereden neyi bilecek? Dünyanın en duyarlı insanı olarak gösterebilirim kendimi veya isimleri bende saklı gizli birkaç blogger gibi hiç olmayan sevgililerime ağıtlar yakarım, hiç yatmadığım kadınlardan bahseder, tuvalet rulosunu doldurmayacak penisimden bahsederim. Neyin ne kadar doğru, neyin ne kadar eksik, neyin ne kadar yanlış olduğunu kimsenin (doğası gereği) anlayamayacağı bu internet aleminde at koştururum. Yeni insanlarla tanışmak istiyormuş gibi durup aslında “kitle”nin ne kadar sıkıcı ve tekdüze olduğunu bilip bundan uzak dururum. Arada birkaç kişi çıkar belki karşıma farklı olarak. Onlarla başka konuşurum. Ama sen bilemezsin başkasıyla nasıl konuştuğumu. Mesela hiç sevmediğim halde birisine aylarca “aşığım” diye takılabilirim. Emin olamazsın bir türlü. Ben yansımalardan oluşan bir kolaj çalışmasının son ürünü olarak hizmet veren bir blogger’ım. Benim amacım tamamı ne tam doğru ne tam yanlış bir hayat sunmak. Okuyucu ya bunu bir romanmış gibi okur ve kurguladığımı zanneder ya da bunu bir hayat olarak düşünür ve arkasındakileri merak eder. Oysa ikisi de değildir. Blog bir aldatmacadır. Hayatın kendisi de öyle tabi. Blog da onun bir yansımasıdır.

Blog yazarız çünkü herkes hayatın özel olduğunu ve buna tanık olunması gerektiğini düşünür. Aslında hepimiz aynı bokun laciverdi değiliz de neyiz Hocam?

Eylül 06, 2007

Ömürcek


Soru 082: barış : evde örümcek görmek ne demektir? (dini olarak)


Sevgili barış,
Değerli üstadım Divad Eiwob 'un bana verdiği yetkiye dayanarak bu sorunu cevaplamayı uygun gördüm. Her ne kadar aslında divad üstadım şüphesiz benden daha iyi cevap verebilecektir bu soruya. Fakat kendisi şu anda daha önemli işlerle ilgilendiği için bu sorunu cevaplayıp seni daha fazla bekletmemenin iyi olacağı kanaatine vardım. Evet sevgili barış kardeşim. Senin de anlamış olduğun üzere sevgili Divad üstadım daha önemli işlerle ilgilendiğine göre senin sorun aslında önemsiz bir soru, tırt yani. Ama tabi ki, burada yanlış soruların itinayla doğru yanıtlanır. (ulan yoksa tersi miydi?) Bu nedenle bu soruyu yanıtlamayı kendime görev edindim. Şüphesiz değerli üstadım Divad benden daha iyi görev edinirdi bu soruyu cevaplamayı.
Bu soruyu cevaplarken, önce analiz sonra sentez yoluna gitmeyi uygun gördüm. Şüphesiz Divad üstadım benden daha iyi uygun görürdü. Şöyle bir kategorizasyona gideceğim.

* Örümcek nedir?
* Ev nedir?
* Görmek nasıl olur?
* Dini anlam nedir?
* Evde örümcek görmenin dini anlamı nedir?

1-Örümcek nedir?
Örümcek, eklembacaklıların örümceğimsiler(arachnida) sınıfının örümcekler (Araneae) takımından türlerine verilen genel addır. Yani sevgili barış, örümcekleri, diğer örümceğimsiler ile karıştırmamalısın. Divad üstadımın da onaylayacağı gibi diğer örümceğimsiler örümcek değildir. Başka bişeydir. Bu örümcekler hemen hemen dünyanın her tarafında yaşarlar. Hatta senin benim evimde bile yaşarlar. Yer seçmezler. Mütevazi yaratıklardır. 30.000 kadar türü vardır. Örümceklerin boyları, birkaç cm'den 20 cm'ye kadar değişir.
2- Ev nedir?
Ev insanların içinde yaşadığı ve barındığı yapıdır. Hayvanların barındığı yerlere ev denmez sevgili barış. Olsa olsa kümes, ahır, ağıl vb isimler verilir. Bazen insanların yaşadıkları yerlere de kümes veya ahır denir ki, o insanların insanlıklarından şüphe ederim. Şüphesiz, Divad üstadım benden daha iyi şüphe eder bu konuda. Bir diğer yanılgı da, kaplumbağaların evlerini sırtlarında taşıdıkları yalanıdır. Ben buna ancak kıçımla gülerim. Hatta Divad üstadım benden daha iyi kıçıyla güler.
3- Görmek nasıl olur?
Her ne kadar lise fizik kitaplarında görmek ışığın göz merceğinden falan geçip retina üzerine düşmesi ve ışığa duyarlı hücrelerin bu ışığı alıp beyne göndermesi şeklinde biyoloji ve fizik bilimlerinden yararlanılarak anlatılmışsa da aslında kazın ayağı öyle değildir. Bi kere görmek için önce bakmak gerekir. Sen örümceğe bakmazsan göremezsin de. Sonra gidip örümcek ağına düşersin maazallah.
4- Dini anlam nedir?
Dini anlam, dinle ilgili olan anlamdır. Mesela inek dediğimde, senin aklına bir hayvan gelir ama bir hindunun aklına başka bişi gelir. İşte bu dini anlamdır. İnek hindulara göre kutsal bir hayvandır. Şüphesiz, Divad üstadıma göre daha da kutsal bir hayvandır. İneğin etinden sütünden ve yününden yararlanırız. Ama hindular yararlanmaz.
5- Evde örümcek görmenin dini anlamı nedir?
İşte geldik zurnanın zırt dediği yere sevgili barış. Evde örümcek görürsen aklına önce evin tozlu ve bakımsız olduğu fikri gelir. Fakat bu dini anlam değildir. Dini anlam dinle ilgili anlamdır. Peki örümcek görmenin dini anlamı nedir? Bu soruya sen cevap veremezsin barış. Ancak ben cevap verebilirim. Bir de Divad üstadım verebilir. Örümcek için denir ki Hz Muhammed'in hayatını kurtarmıştır. Hz Muhammed bir gün bir mağarada saklanırken bunu kovalayan pis kafirler mağaranın önüne gelmişler. Bakmışlar ki mağaranın önünde kalın bir örümcek ağı var, demişler ki o zaman bu mağaraya kimse girmemiş. Sonra gitmişler. O yüzden örümcek saygı duyulası bir hayvandır dini olarak. Örümcek görmenin dini anlamı budur. Örümceği evde görmenin dini anlamı ise bu durumda sanırım evine uzun zamandır kimsenin girmediğidir.
Bu tırt sorunu cevaplamak için bu kadar uğraştım sevgili barış. Wikipedialardan copy-pasteler ettim. Kendi bilgimle harmanladım. Yanlış sorunu doğru yanıtlamaya çalıştım. Ama bakalım sen bundan kendine bir pay çıkaracak mısın sevgili barış?
Son olarak bana bu imkanı sağlayan tüm türkü dostlarına sevgilerimi sunuyorum.