Eylül 09, 2007

Blog Job

Soru 079: Ragnar: Soru şu: Neden bu blog işiyle uğraşıp, bir sürü faydalı işi bir kenara bırakıyoruz? Egomuzu tatmin mi, amaç? Yoksa ne? Boşalmak? Blog yazan için herkes için cevaplarsan seviniriz.

Ragnar Üstadımız aylar önce bu soruyu sorduğu zaman beni bir düşünceler aldı, bir düşünceler götürdü anlatamam. Zaten "niye" sorusu cevaplanması en zor sorulardan bir tanesidir. "Nasıl" olduğunu şıp diye anlatabilirim oysa. Misal "google it you moron" diyebilirim "baba, nasıl yapıyorsunuz bunları derse biri bana.

Öncelikle sitenin kuralları gereği sorudaki yanlış bir kısmı düzelteyim. Blog işiyle uğraşıp bir sürü faydalı işi bir kenara diye bırakmak diye bir şey söz konusu değil benim görüşüme göre. "Görüşe göre" de ne komik bir şey. Neyse. Filozof David Bowie Bey'in de dediği gibi… Eee, şey.. Unuttum ne dediğini ama eminim tam uyacak (tam süper olacak) bir şey demiştir.

O yüzden soruyu "neden blog işiyle uğraşıyoruz" olarak alıyorum. Ragnar Hoca’mın hoşuna gitmeyebilir ama ne yapalım artık, vatana millete karşı sorumluluklarımız var. Kendisinden kontra-bloggerlık beklerim ama. Kendisi devrimci blog cephesindendi yanlış hatırlamıyor idiysem. ( Türkçe sevenleri kızmasın bana)

Karanlık. blog adresinden bağlantılara bakalım ve bazı bloggerlar niye yazıyorlar anlatayım anında.

Baktım ama bulamadım bir şey. Sağlık olsun. Başkalarının niye yazdığının yorumunu benim yapmam pek uygun olmaz. Ben niyet yargılarım, bunda çoğu zaman haklı çıkmamın hiçbir önemi yok. Emin olana kadar bir şey demem. Misal orospuluk yapmak için blog yazan birini tanıyorum. Kendisi kötü bir emsaldir. Öğrenmek çok vaktimi aldı benim.

Başkalarını bırakayım da kendimin niye yazdığını söyleyeyim. Bunu çoğu zaman ben, çoğu zaman da diğerleri söyledi. Efenim ben doğuştan artist ve kasıntı bir tip olduğum için blog yazarım. Kanımda hava atmak çok olduğundan CO2 oranım düşüktür. Kendimi olmadığım gibi göstermeye çalışır, manitaları ağıma düşürmek için planlar yaparım. Hiç gitmediğim filmler, hiç okumadığım kitaplar üzerine ahkam keserim. Aslında hiç dostum olmadığı halde sanki çok sevilen bir insanmışım gibi davranırım. Ne de olsa kim nereden neyi bilecek? Dünyanın en duyarlı insanı olarak gösterebilirim kendimi veya isimleri bende saklı gizli birkaç blogger gibi hiç olmayan sevgililerime ağıtlar yakarım, hiç yatmadığım kadınlardan bahseder, tuvalet rulosunu doldurmayacak penisimden bahsederim. Neyin ne kadar doğru, neyin ne kadar eksik, neyin ne kadar yanlış olduğunu kimsenin (doğası gereği) anlayamayacağı bu internet aleminde at koştururum. Yeni insanlarla tanışmak istiyormuş gibi durup aslında “kitle”nin ne kadar sıkıcı ve tekdüze olduğunu bilip bundan uzak dururum. Arada birkaç kişi çıkar belki karşıma farklı olarak. Onlarla başka konuşurum. Ama sen bilemezsin başkasıyla nasıl konuştuğumu. Mesela hiç sevmediğim halde birisine aylarca “aşığım” diye takılabilirim. Emin olamazsın bir türlü. Ben yansımalardan oluşan bir kolaj çalışmasının son ürünü olarak hizmet veren bir blogger’ım. Benim amacım tamamı ne tam doğru ne tam yanlış bir hayat sunmak. Okuyucu ya bunu bir romanmış gibi okur ve kurguladığımı zanneder ya da bunu bir hayat olarak düşünür ve arkasındakileri merak eder. Oysa ikisi de değildir. Blog bir aldatmacadır. Hayatın kendisi de öyle tabi. Blog da onun bir yansımasıdır.

Blog yazarız çünkü herkes hayatın özel olduğunu ve buna tanık olunması gerektiğini düşünür. Aslında hepimiz aynı bokun laciverdi değiliz de neyiz Hocam?

2 yorum:

hoze dedi ki...

çok güzel olmuş.
gerçi, bütün ortak kirli çamaşırları (tuvalet kağıdı rulosu hariç) ortaya dökmesen daha iyiydi ama...

skoer dedi ki...

"asosyal gibi gözükür ortam pezevengi gibi takılırım."

"neden blog yazılır" başlıklı bir yazı ile kendi bloğumda da kullanmak isteyeceğim türden bir yazı olmuş. zaten içinde dokundurma olmayan yazıdan iyi yazı olmaz.